RosygardenJust a rose trying to survive in a big and cruel garden... |
Ayrılmak 2...Sunday, May 21, 2006Ayrılmak...Friday, May 19, 2006Bugünlerde zihnimde dönüp dolaşan, ruhumda esip geçen tek bir şey var: ayrılık... Ben küçükken bir arkadaşım "Her güzel şeyin bir sonu vardır" demişti, o an ona çok kızmıştım ama yüreğime oturmıştu bu söz. Ayrılık korkusu sanırım o gün ilk defa ruhuma yerleşmeye başladı. Hayatıma değer verdiğim dostlar girdikçe de hissettirmeden kök salmaya başladı bu korku ama bilirsiniz korkunun ecele faydası yoktur. Ben de herkes gibi kaç dosttan ayrı düştüm, unutuldum, ayrıldım... Zaman dediler... İlaçtır her yaraya hele ki ayrılığa... İnanmaktan başka çarem yoktu ama gördüm ki ayrıldığımız insanlar aslında hiç unutulmuyor. Kendinizi günlük hayatın koşturmacasına verseniz de gece yatağınıza yattığınızda onlar geliyor aklınıza. Kapattığınızda gözlerinizi yine onların simaları geliyor gözünüzün önüne. Ayrılığın ilacı yok. Yalnızlığın da ilacı yok... Zaman sadece acıların şiddetini azaltıyor o kadar... Ortaokuldayken Çalıkuşu'nu okurken ayrılıkla ilgili Reşat Nuri'nin bir benzetmesi vardı, çok hoşuma gider bu benzetme hala hatırlıyorum. Der ki Reşat Nuri, insanlar arasında görünmeyen ince bağlar vardır, birbirlerinden uzaklaştıkça bu bağlar gerilir ve canlarını yakar. Hayatıma giren değerli dostlarımdan biri daha gidiyor, ayrılıyor benden... Bir parçamı da alıp götürecek... Her giden giderken bir parçamı da alıp götürüyor ve onlar uzaklaştıkça canım daha çok acıyor. Her giden bir parçamı götürürse bana ne kalır geriye? Candan Erçetin'in bir şarkısı geldi aklıma: "Parçalandım Ve her bir parçam ayrı yere bıraktım..." diye devam eden şarkısı...Ben artık parçalanmak istemiyorum. Bulduklarımı kaybetmek istemiyorum. Sonunda ayrılık varsa aşkı bile istemiyorum. Özlem, ayrılık, unutulmak, yalnızlık..... Bahar 2...Saturday, May 06, 2006İstanbul'da bir türlü ısınmayan havalara inat blogumda birkaç bahar fotoğrafını daha yoğun istek üzerine :) eklemeye karar verdim. Aşağıdaki ağaçlar "Ağaçları Kıskanmak" adlı postumdaki ağaçların bahardaki halleri. Kışın kararan gövdeleri şimdi yapraklarla yeşillenmiş, şenlenmiş durumda... Güller... Gül gibisi var mı? Rabbim öyle güzel yaratmış ki... O güzel kokusu, rengi, yaprakları, görünüşü.... Benim gülün güzelliğini anlatmaya dermanım yok. Varlığı ile o zaten her şeyi anlatıyor... (NOT: Bu gülleri de ben koparmadım. Ben masumum.) Bu güzel güller bile ölümü tadıyor. Yavaş yavaş soluyor, kuruyor, ölüyor... Bu güllerin bir kaç gün sonraki halleri: |
|||
|