<body><script type="text/javascript"> function setAttributeOnload(object, attribute, val) { if(window.addEventListener) { window.addEventListener('load', function(){ object[attribute] = val; }, false); } else { window.attachEvent('onload', function(){ object[attribute] = val; }); } } </script> <div id="navbar-iframe-container"></div> <script type="text/javascript" src="https://apis.google.com/js/platform.js"></script> <script type="text/javascript"> gapi.load("gapi.iframes:gapi.iframes.style.bubble", function() { if (gapi.iframes && gapi.iframes.getContext) { gapi.iframes.getContext().openChild({ url: 'https://www.blogger.com/navbar.g?targetBlogID\x3d22298983\x26blogName\x3dRosygarden\x26publishMode\x3dPUBLISH_MODE_BLOGSPOT\x26navbarType\x3dSILVER\x26layoutType\x3dCLASSIC\x26searchRoot\x3dhttps://rosygarden.blogspot.com/search\x26blogLocale\x3den_US\x26v\x3d2\x26homepageUrl\x3dhttp://rosygarden.blogspot.com/\x26vt\x3d386779555067991278', where: document.getElementById("navbar-iframe-container"), id: "navbar-iframe" }); } }); </script>

Rosygarden

Just a rose trying to survive in a big and cruel garden...
 

Gidenler...

Monday, January 08, 2007

Gidenler ve geçenler... Hayatımızdan her geçip giden bizden bir parça mı götürür hani yeri hep boş kalan ve canımızı acıtan bir parça? Neden hep gidenler başkası oluyor? Artık ben de gitmek istiyorum buralardan. Uzaklara, çok uzaklara... Gidenlerin ardında kalan hancı olmaktan onların arkasından el sallamaktan, yas tutmaktan, hatta ağlamaktan bıktım. Düşünüyorum da ben kimsenin hayatında gelip geçenlerden olmadım. Hep benim hayatıma girenler ve girdiği gibi çıkıp gidenler oldu. Kendi yoluna devam eder gidenler. Arkada kalır kalan. Öylece bakakalır, bazen "Güle güle" diyecek, ağzını açıcak dermanı bile olmaz kalanın. Giden şanslıdır, önünde onu bekleyen yolu vardır ama ya kalan? Ya yine kendiyle başbaşa kalan? O ne yapacaktır? Onun kendinden başka nesi, kimi vardır ki?

En yakın arkadaşlarımdan biri yakın zamanda evleniyor. Beni, kankasını bırakıp evleniyor :( Şu ana kadar aslında evlenen bir sürü arkadaşım oldu hatta çocukluk arkadaşım can dostum bile kaç sene evvel evlendi. Hatırlıyorum da onun düğününde en son çıkanlardan olmuştum, ayrılırken ne kadar çok ağlamıştım bir dah hiç bir şeyin aynı olmayacağını ve can dostumu kaybettiğimi düşünerek. Şu an hala görüşüyoruz, onu tamamiyle kaybetmedim, bana hala az da olsa zaman ayırıyor ama eski günlerimiz gibi değil. Artık bünyemin, ruhumun buna bağışıklık kazanmış olması gerekirdi ama öyle değil işte. Başka bir yakın arkadaşım evleniyor ve ben onu kaybetmekle yüz yüzeyim yine. Bu bencillik aslında hatta belki de kıskançlık mı? Hatta suçluluk? Hep arkada kalan, bırakılan olmanın getirdiği bende bir hata olmalı, bir şeyleri yanlış yapıyor olmalıyımın getirdiği suçluluk mu? Bilmiyorum. Üzerime sinen çıkmayan sigara kokusu gibi suçluluk bir türlü gitmiyor, her taşın altından o çıkıyor.

Ben şimdi napıcam demekten, o evlenecek peki ben nolucam demekten kendimi alamıyorum. Beni bekleyen yalnızlık mı korkutuyor? Hani yaramazlık yapan karanlıktan korkan çocuğu zorla karanlık bir odaya kapattıklarında nasıl ağlar çığlık çığlığa, korkar iliklerine kadar ya ben de sanki öleyim şuan. O kadar çok şey kafamın içinde, o kadar çok duygu ruhumda uçuşup duruyor ki ... Her şey darmadağınık... Benim ise tek yaptığım uyumak... Bu da bir çeşit savunma mekanizması sanırım. Yemek yiyorum uyuyorum, kalkıyorum bikaç saat zor dayanıyorum sonra tekrar uyuyorum. Her şeyden uzaklaşmanın, kaçmanın bir yolu da bu belki. Belki yollara düşüp uzaklara gidemiyorum ama hayatın canımı yakmasını böyle engellemeye çalışıyorum sanırım...

Benim uyku vaktim de gelmiş :) Hadi iyi geceler...
 

Powered by Blogger
make money online blogger templates

   





© 2006 Rosygarden | Blogger Templates by Gecko & Fly.
No part of the content or the blog may be reproduced without prior written permission.
Learn how to Make Money Online at GeckoandFly