<body><script type="text/javascript"> function setAttributeOnload(object, attribute, val) { if(window.addEventListener) { window.addEventListener('load', function(){ object[attribute] = val; }, false); } else { window.attachEvent('onload', function(){ object[attribute] = val; }); } } </script> <div id="navbar-iframe-container"></div> <script type="text/javascript" src="https://apis.google.com/js/platform.js"></script> <script type="text/javascript"> gapi.load("gapi.iframes:gapi.iframes.style.bubble", function() { if (gapi.iframes && gapi.iframes.getContext) { gapi.iframes.getContext().openChild({ url: 'https://www.blogger.com/navbar.g?targetBlogID\x3d22298983\x26blogName\x3dRosygarden\x26publishMode\x3dPUBLISH_MODE_BLOGSPOT\x26navbarType\x3dSILVER\x26layoutType\x3dCLASSIC\x26searchRoot\x3dhttps://rosygarden.blogspot.com/search\x26blogLocale\x3den_US\x26v\x3d2\x26homepageUrl\x3dhttp://rosygarden.blogspot.com/\x26vt\x3d386779555067991278', where: document.getElementById("navbar-iframe-container"), id: "navbar-iframe" }); } }); </script>

Rosygarden

Just a rose trying to survive in a big and cruel garden...
 

Bir Şiir...

Tuesday, September 12, 2006

Günlerden hatta sanırım haftalardan sonra bloguma yazı yazmak kısmet oldu işte. Uzunca bir süredir içimden tek satır yazmak gelmedi. Ladybird'ün dediği gibi belki de yaz rehaveti miydi üstümdeki yoksa tembellik mi bilmiyorum. Çok şükür yaz bitti sonunda. Haftaya okullar da açılıyor. Oh be dünya varmış diyorum, sanki hayat yeniden başlıyor gibi. Tekrar bir curcunanın içine gircez ama olsun yaz tatilinden iyidir. Artık daha fazla kendi kendimle kalmaya dayanamıycaktım.

Ben şiirden pek anlamam sadece beni düşündüren duygulandıran şiirleri takdir ederim o kadar.
Elimden daha fazlası gelmiyor ne yazık ki. Ne şiir yazmayı ne de şiir ezberlemeyi beceremem ben. Aklımda tutamıyorum bir türlü. Nasıl olduysa İstiklal Marşı'nı ezberleyebildim ama :) İşte o takdir ettiğim beni etkileyen şiirleden biri. Italik satırlar en çok beni etkileyen satırlar. İşte şiir:




O olmazsa yaşayamam...

"O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela.
O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle O daha az sever seni,
Senin O'nu sevdiğinden.
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini...
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları...
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
"O benim." diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir Şeylerin...
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
Mesela turuncuya, yada pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden,
Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın.
Ucundan tutarak...

Egemen ÜNAL
 

Powered by Blogger
make money online blogger templates

   





© 2006 Rosygarden | Blogger Templates by Gecko & Fly.
No part of the content or the blog may be reproduced without prior written permission.
Learn how to Make Money Online at GeckoandFly